2002 yılında faaliyete geçen LinkedIn iş sektöründe birçok değişimin yaşanmasına da zemin hazırlamış vaziyette. Öyle ki, ilk başta internet ortamında CV paylaşılmaz tabusunun yıkışını izletti bize. Zamanla yaygınlaşan sosyal medya platformu, bağlantılar ile çalışanların eşleşmesine kadar gelişen bir sektörün inşasına zemin hazırladı. Zaten bu yapısı itibari ile de hali hazırda insanların hizmetinde olan ve milyonlarca kullanıcısı bulunan sosyal medya mecraları arasında sivrilmeye ve premium seviye bir sosyal ağ olmayı başarıyor. LinkedIn hakkında çeşitli araştırmalar yapıldı, yapılmaya da devam ediyor. Sosyal medya etkinliği temeli ile yapılan bu araştırmalar her geçen gün LinkedIn hakkında fikirlerin değişmesine ve olumluya dönmesine zemin hazırlıyor.
Piyasada oldukça yeni olan “Growth Hacking” terimi hakkında bir çok sansasyonel yorumlar bulunmakta ve tanıdığım ya da çalıştığım bir çok şirket “Growth Hacker” vasıflı elaman arayışında. Bu durumdan rahatsız olduğumu açıkça söylemeliyim. Çünkü insanlar zamanla “Eğer sihirli bir growth hacker bulabilseydim, şirketimi daha hızlı büyütebilirdim” düşüncesine kapılabilirler. Ya da daha da kötüsü, şirketinizi büyüme sürecini “hack”leyebileceklerine inanmaya başlayabilirler.
Bir çok şirketin bu yöntemle inanılmaz büyük bir büyüme sağlamasına rağmen, insanların süreklilik niteliği olan ve oldukça derin temeli olan şirketler ve çalışma ağları kurmanın büyük mükafatına gözlerini diktiğini düşünüyorum. Uzun metrajlı bir büyümeyi hacklemeniz mümkün değildir. Hele bir ürünü farketmeden arkadaşlarınızla paylaştığınızda. Bu durum, arkadaşlarınızdan, onların size katılmasını isteyip bunun arkadaşlığınızı daha iyi yere taşıyacağı düşüncesinde olanlar için de aynıdır. Bu ürünün nasıl çalıştığını ve nerede müdahale gerektirdiğini öğrenmek büyük önem taşır.